T CETVELİ VE KALKINMA

T CETVELİ VE KALKINMA

T CETVELİ VE KALKINMA

Türkiye’nin kalkınma yolculuğunda; teknoloji, tasarım, ticaret, tüketim, teşvik ve tasarruf gibi “t” harfi ile başlayan kelimeler kullanıyoruz

Her biri ayrı yazı konusu olan, “t” harf ile başlayan başlıklara değinmeden, bugüne ve geleceğe dair bir yorum yapmak mümkün gözükmüyor. Bu kadar çok “t” tesadüfü gülümsetmekle de kalmıyor sanki bir ipucu verir gibi meşhur “T Cetvelini” anmayı akla getiriyor. Evet, T Cetveli… Dikey ve yatay çizgilerde X ve Y koordinatlarını belirleyerek, ana eskizin yapıldığı, kalan ince işleri de pistole, gönye, iletki gibi aletlerle tamamlayarak, projeler çizdiğimiz kıymetli bir mimarlık ve mühendislik aleti…

ANA HEDEF KALKINMA

Günümüz iş süreçlerini yönetirken uygulanan yöntemler için mühendislikle, geleceği inşa etmek için ise mimarlık vizyonu ve kabiliyetleriyle hareket etmemiz gerektiği üzerinden, T cetveli örneğini vermek yerinde olacaktır.

Aynı hedefe ulaşmak gayesiyle farklı ama yatay eksenlerde ilerleyen, yukarıda isimlerini saydığım bol “t”li terimlerin, istenilen hedefe ulaşması için detaylı hesaplamalar gerekmektedir. Hedef tahtasında kalkınmanın olduğu, atılan her bir okun ayrı uzmanlık gerektirdiği bir müsabakada eğer birde rüzgar farklı yerlerden esiyorsa önce tecrübe sonra iyi bir hesaplama gerekmektedir.

Dünyada ve ülkemizde, ekonomi rüzgarının yer yer sert estiği bugünlerde, teknoloji ve tasarruf okları hedefe atılabilecek en doğru seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öncelikle verinin en değerli sermaye olmaya başladığı günümüzde, bu veriye sahip çıkmak, analiz etmek, kararlarımızın merkezine almak için teknolojiyi iş süreçlerimizin tamamına dahil etmemiz gerekmekte.

Dijital dönüşüm açısından şirketlerimizin nerede olduğunu gerçekten sorgulamamız gerekir. Bu dönüşüme ayak uyduramayan, yani; şirketler için 21’inci yüzyılın en önemli kabiliyetlerinden biri olan “esneklik” kuralına sahip olmayanlar için maalesef yakın gelecek pek parlak olmayacaktır. Çok değil, on yıl önce dünya devi olan cep telefonu üreticileri bile yeterince esnek olamayıp, dokunmatik modele sadece bir model geç kalması sebebiyle neredeyse yok olmuşlardır. Özetle; uzmanlıkların derinleştiği, iletişim kanallarının ve etkileşim içerisinde olunan kurum, kuruluş ve kişi sayılarının arttığı bir dünyada artık verinin hızına, salt tecrübe sahibi olarak veya sermaye gücüyle yetişmek mümkün değildir. Bu sebeple teknoloji kabiliyetlerini şirketlerimize kazandırmamız gerekmektedir.

Uzmanlıkların derinleştiği, iletişim kanallarının ve etkileşim içerisinde olunan kurum, kuruluş ve kişi sayılarının arttığı bir dünyada; artık verinin hızına, salt tecrübe sahibi olarak veya sermaye gücüyle yetişmek mümkün değil.

BİLGİ OLMADAN DİJİTAL DÖNÜŞÜM OLMAZ

Peki, ayrı bir uzmanlık olan teknolojiyi nasıl geliştireceğiz? Bu soru bence çözüme giden soru değil, şöyle ki; önce asıl uzmanlığımız olan ve şirketlerimizin var olma sebebini ortaya koyan başlığı belirlemeliyiz ve ona sahip çıkıp daha da derinleşen uzmanlıkları bilgi ve tecrübemizle ve sadece o alanda teknolojiyi artırarak geliştirmeliyiz. Uzman olmadığımız konularda yeterli bilgiye sahip olmadığımız sürece istenen dijital dönüşüm söz konusu olmayacaktır, bunu unutmamak gerekir!

Bu aşamadan sonra uzmanlaşarak gelmediğimiz ancak şirket olmakla gelen diğer tüm iş süreçlerini, yani; vergi, muhasebe, bordro, İK, hukuk vb. tüm işleri, tıpkı yemek, servis, temizlik, güvenlik gibi konularda yaptığımız yöntemle dış kaynak kullanım yoluna gitmeliyiz. Böylece hem ana faaliyetinizden zaman ve emek alan konuları uzmanlığı bu olan firmalara devretmiş oluruz hem de muhatap olarak müteselsil sorumlulukla yine bir firmayı kendimize sorumlu kılmış oluruz. Ancak en kritik, en önemli detayı atlamamanız gerekir; uzmanlığına güvenip bir dış kaynak tedarikçiye yan işlerinizi devrederken, o firmanın yaptığı işte ne kadar teknolojik olduğunu sorgulamadan hatta buna hayran olmadan işi devretmeyin.

Kritik olan nokta budur. Dış kaynak olarak aldığınız hizmette, teknolojiyle gelen ilave ne artılar sunulduğu çok önemlidir.

Bugün belli bir işlemi yaparken uzmanlıkla kurgulanmış teknoloji süzgecinden geçen bir hizmet almak, insan eliyle yapılacak hatalardan uzak kalmak, aynı işten sebep incelenen verilere bakmak ve bunu farklı verilerle karşılaştırıp verimlilik artışı yapılabilecek raporlar almak, özetle çok yönlü bütünsel bir hizmet almak büyük önem arz etmektedir.

TASARRUF OKU

Yazımın konusu olan teknolojiye dair değerlendirmelerden sonra, sert rüzgarlarda kalkınma hedef için önem kazanan tasarruf okuna kısaca değinmek istiyorum.

Tasarruf, sadece belli giderleri kısarak elde edilecek bir değer olarak görüldüğü sürece maalesef istenen faydayı sağlamayacaktır. Belki geçmişte bu mümkündü ancak bugünün şartlarında değişen dünya dinamiklerinde çözüm niteliğinde bir fonksiyonu söz konusu olmayacaktır.

Artık tasarrufa; öncelikli işler sebebiyle detayına bakılamayan konulardaki atıl kapasiteleri ortadan kaldıracak ve bunu yaparken iş yükü oluşturmayacak teknoloji sistemleriyle, yani veriyi bu yönde de otomatik inceleyip raporlayan kabiliyetlerle bakmak gerekir. Diğer taraftan, elde edilebilecek tüm teşviklerden desteklerden maksimum seviyede yararlanmak, sorumlu olduğumuz konulardan doğabilecek cezaları baştan önlemek gibi çözümlerle bakmak gerekir.

Yani; çalışan sayınızın kaç kişi daha fazla olduğunda daha fazla teşvik getiriniz olacağı ve bu durumun işletmeniz adına daha kârlı olduğunu hesaplayarak bir SGK teşvikinden yararlanıyorsanız veya şirket içinde yapılan bir bordro çalışmasında aylarca gözden kaçan bir eksiklik sebebiyle daha sonra bir ceza ödemiyorsanız veya ceza geldiğinde sorumlusundan telafi edebiliyorsanız tasarruf sürecini iyi yönetiyorsunuz demektir. Bahsi geçen konuları dış kaynak kullanarak yürütüp, bu tarz verimlilik artışlarını size sunabilecek teknoloji sahibi firmalarla çalışıyorsanız, size kalan zaten bildiğiniz işi yönetmek olacağından başarı ve büyüme kaçınılmazdır.

Haldun Pak

Haldun Pak